Kapımı çalmadan geldin yine ve bir haber vermeden
Alışkanlıkların hiç değişmemiş biliyor musun?
Zaman değişti, insanlar değişti, yaşadığım şehir değişti
Geçmişime dair ne varsa hepsi değişti
Sen geldin ya ansızın; geldiğinde fark ettim
Ben de değişmişim, hem de hiç olmadığım kadar
Ama bakıyorum da sen hiç ama hiç değişmemişsin!
Tıpkı eski günlerdeki gibisin, senle ilk tanıştığım gündeki gibi
Sen hiç yaşlanmamışsın, saçlarında bir tane bile ak yok
Otuz yıl geçmişe gittim bir an, senle ilk tanıştığım ana
Sarı bir zarfın içinde gelmişti gözyaşlarının habercisi
Sarı bir zarfın içinde, beyaz bir kâğıdın üzerinde, kara kara yazılarla
Ben henüz ne olup bittiğinin bile farkına varmamıştım
Çocuk yüreğim bunları anlayabilecek durumda değildi
Sen çalmıştın kapımızı bir hazan mevsiminde ikindi vakti
Umursamadık ilk zamanlar, görmemezlikten geldik
Nedense bırakmadın yakamızı,
İstenmeyen misafirdin ama başköşeye çoktan oturmuştun
Aradan dört yıl geçmişti; sen yine bir hazan mevsiminde
Ve bir ikindi vaktinde bir yakınımın dudakları arasında geldin
Dört yıl boyunca görevini yapmıştın ve alacağını almıştın
Günlerce ağlamıştım, sabrım isyanıma yenik düşmüştü
Ama artık bitti diyordum, artık bitti…
Her son yeni bir başlangıçmış bunu çok sonra anladım.